9 Kasım 2013 Cumartesi

Sevgili Atatürk...

 
Sevgili Atatürk; Türk milletinin en büyük şansı ve en büyük hazinesi... Seni çok büyük sözlerle anmaya gerek yok, sadece yaptıklarını özetleyerek yazmak bile ne demek istediğimi anlatıyor…
Saltanatın Kaldırılması (1 Kasım 1922)
Cumhuriyetin İlanı (29 Ekim 1923)
Halifeliğin Kaldırılması (3 Mart 1924)
Kadınlara erkeklerle eşit haklar verilmesi (1926-1934)
Şapka ve kıyafet devrimi (25 Kasım 1925)
Tekke zâviye ve türbelerin kapatılması (30 Kasım 1925)
Öğretimin birleştirilmesi (3 Mart 1924)
Yeni Türk harflerinin kabulü (1 Kasım 1928)
Türk Dil ve Tarih Kurumlarının kurulması (1931-1932)
Üniversite öğreniminin düzenlenmesi (31 Mayıs 1933)Soyadı kanunu ( 21 Haziran 1934)
Lâkap ve unvanların kaldırılması (26 Kasım 1934)
Uluslararası saat, takvim ve uzunluk ölçülerin kabulü (1925-1931)
Mecellenin kaldırılması (1924-1937)
Türk Medeni Kanunu ve diğer kanunların çıkarılarak laik hukuk düzenine geçilmesi (1924-1937)

Aşârın kaldırılması
Çiftçinin özendirilmesi
Örnek çiftliklerin kurulması
Sanayiyi Teşvik Kanunu’nun çıkarılarak sanayi kuruluşlarının kurulması
I. ve II. Kalkınma Planları’nın (1933-1937) uygulamaya konulması
Ve daha sayamadığım, Türkiye Cumuriyetinin daha modern ve daha iyiye gitmesi için yapılan pek çok icraat. Tek bir satırda özetlenen muhteşem devrimler…
Özellikle bu devrimleri yaptığın zaman ki sosyal şartları değerlendirdiğimizde çağının çok daha ötesinde düşünen ve Türk Milleti’ni de o noktaya taşımak isteyen muhteşem bir bakış açısını görüyoruz. Kendi menfaatini düşünmeden sadece milletine, vatanına adanmış bir hayat. Bugün geldiğimiz noktadan çok daha farklı bir devlet adamı portresi...
Ne mutlu ki; bu topraklarda senin aydınlattığın yolu izleyerek bu günlere geldim, geldik. Bizler senin evlatların ve kurduğun, bizlere armağan ettiğin cumhuriyetin ilelebet koruyucuları, temsilcileriyiz.  
Sen hem devlet adamı, hem asker ama her şeyden önce bir insan olarak bizim Ata’mız oldun ve hala öylesin. Söylediğin sözler bugünü ve yarını aydınlatmaya hala devam ediyor ve seni hala anlayamayanlar da senin bulunduğun çağın da gerisinde bir zaman algısıyla “çağdışı” bir anlayışla yollarına devam ediyorlar. Gel gör ki, senin izinden giden biz aydınlık Türk gençliği, her şeyin farkındayız, sayende gelmiş olduğumuz bu noktada, ülkemiz ve geleceğimiz için kurduğun tüm değerlerin, sistemlerin her daim arkasındayız. İyi ki doğmuşsun ve de iyi ki Türkiye Cumhuriye’tinin kurucusu olmuşsun. O dönemlerde başka zihniyetlerin elinde olmuş olsa idik şu anda nasıl bir tablo içerisinde olacağımızı düşünmek dahi istemiyorum. Senin de söylediğin gibi her zaman dahili ve harici düşmanlarımız olabilir ancak bizler senin evlatların olarak her zaman senin izinde aydınlığa yol alıyor olacağız. Önümüze çıkan karanlıklarla ve çoğu zaman bilinçli yapılan karartmalara fırsat vermeyeceğiz. Rakamsal olarak bir ölüm yılın olabilir ancak, bizlerin içinde yaşamaya devam ettiğin sürece, ölmedin, ölemezsin... Biliyorum.
Şuan bu satırları ölümünün 75.yılında, senin yaktığın meşalenin sonuna kadar taşıyıcısı olacağımı bilerek ve maalesef bugün senin bıraktığın yolda, daha aydınlık bir tablo içerisinde olamayışımızın hayal kırıklığı içerisinde yazıyorum.

Diliyorum ki ileriki yıllarda, ruhunu huzura kavuşturacak daha aydınlık bir Türkiye’den,  daha güneşli yazılar yazabilirim…


1 yorum:

  1. Ne güzel yazmışsın...
    Benim bıdık öyle tatlı ve içten Atatürk diyor ki duysan şaşırırsın ....ONu yaşatmak keyif..

    YanıtlaSil