20 Ekim 2013 Pazar

Miskin Kedi


Bir yaşam biçimi olmadığı sürece, arada bir şeylere üşenmek, tembellik etmek fena değildir. Dünya bir dursun da şurada biraz kestireyim ruh halidir miskinlik. Binlerce yıldır aynı düzende dönüp duran dünyanın, bugün de işte her şey aynı diyerek dönüşüne ayak uydurmaktır. Bir durup, dinlenmektir. Bir kedinin güneş ışınlarının yeryüzünü ısıtmaya başlamasıyla, en uygun gölge alanda, çoklukla bir ağaç altında güzel gövdesini kıvırıp kıvrılıp yatmasıdır miskinlik… Koşturmaca, günlük hayatın hay huyunda imrenilendir çoğu zaman, bir nefes alabilmek için gerekendir.
Tembellik üzererine bir şaheser ararsanız, bir çırpıda  Ivan Gonçarov’un 1858 yılında yayınlanan romanı Oblomov derim. Romanın Rus soylusu olan başkahramanı Oblomov, sürekli olarak yeni fikirler geliştirir, düşünür ama bir türlü bunları hayata geçirecek enerjiyi kendi içinde bulamaz. Oblomov’un bu aşırı tembelliği, miskinliği Oblomovluk diye bir kavramın doğmasına neden olmuştur. Oblomov öylesine tembedir ki bir köy ağasının tek oğlu olup, bu tembellik neticesinde topraklarını kaybetmeye başladığı zaman dahi harekete geçmez. Miskinlik mevcut yeteneklerini de köreltir. Derin bir tembellik duygusu ve Oblomov’un üstünden çıkarmadığı yamalı, delik deşik hırkası romandan geriye kalanlar zihnimde ve ne zaman miskinlik etsem giyiyorum Oblomov’un hırkasını üstüme. İşte hırkayı arada çıkarıp harekete geçmezseniz ömür boyu yapışır Oblomovluk üstünüze. Bilinçli bir tercih olduğu sürece sorun değil bence...

Oblomovluk ne yazık ki toplumsal hayatın her kesiminde karşımıza çıkıyor. Her Oblomov hırkasını giyip evde oturmuyor, onları devlet dairelerinde, mecliste, özel sektörde, markette, hayata dair her yerde görebilirsiniz. Oblomovluğu içselleştirmiş, bu limanda demir atmış bu insanlar aslında ne yapmaları gerekiyorsa tam da onları yapmıyor, arada hırkayı giyip dingin bir köşede kimseye zarar vermeden seyre durmanın çok uzağında, başka insanlara her zaman yük oluyorlar, çoğu zaman zarar vererek. Oblomovluk aslında tipik bir Doğu insanını betimliyor.
Kontrol edilmediğinde, insanın içinde mayhoş duygular uyandıran ve içine gömüldüğünde geleceğin daha da belirsizleştiği bu his, sizin için gerekli olan adımları atmanızı engellediğinde, aslında başlamıştır size ve çevrenize zarar vermeye. Örneğin sınav formunu doldurmuyorsa kişi ya da yatırılmıyorsa faturalar son gününde ve ödeniyorsa her birinin diyeti tembellik uğruna, miskinlik ruhunuzu ele geçirmiştir. O zaman bakmak gerekir hal çaresine. 

Çünkü Oblomovluk öyle bir şeydir ki çok güzel şeyler yapabilecekken, giyersiniz hırkanızı ve oturursunuz yerinizde. Geriye kaçırılmış filmler, fırsatlar, gidilmemiş davetler, yapılmamış, edilmemiş bir sürü eksiklik bırakır. Gün olup geriye dönüp bakıldığında telafi edilemiyorsa kaçırılanlar, yapılamayanlar pişmanlık bırakır ki çok fenadır. Farkına varmak lazım aslında her fırsatın ve de farkındalığın da bir fırsat olduğunun. Geçmişe hayıflanmadan bugünü ve geleceği kurtarmak lazım eğer böyle bir hırka var ise üzerinizde. Hırkayı çıkarmak ve harekete geçmek gerek biran önce...
Miskinlik iyidir, güzeldir, hoştur, zaman zaman sığınılacak bir limandır ama demir attığınız zaman bitmemiş senfonilerin yarım melodilerinden ibaret olur yaşam… Oblomov en yakın dostunuz olur, hayallerinizde dünyayı kurtarır, kendinize yepyeni planlar yaparsınız da hiçbirini hayata geçiremezsiniz. Bir miskin kedi olup ararsınız deli divane bir ağaç gölgesi dinlenmeye de kış geliverir birdenbire. Ama ben senfoniyi bitiremesem de Franz Schubert’in 8. Senfonisi olurum diyorsanız, ne ala!

1 yorum:

  1. Oblomov u hep merak etmişimdir. bir türlü okumak kısmet olmadı..
    Ben fazla enerjik olduğum için hımbıllık yaptığım zamanlar enderdir.. hımbıl olmayı isterdim...

    YanıtlaSil